|
|
KIZ İSTEME İŞİ |
21 Aralık 2018 Cuma 00:00 |
|

|
Oğlanın elinde bir demet çiçek vardı. Anasının elinde markalı çikolata. Babanın eline de süslü paket yapılmış bir şişe limon kolonyası.
Yanlarında da çevrenin itibarlı bir insanı sayılan din satıcısı.
Çaldılar evin kapısını. İki adım geriye çekilip kapının açılmasını beklemeye başladılar.
Oğlan liseyi yarıda bırakmıştı. İşi gücü yoktu. Ana ve babasının emekli maaşlarından tırtıkladıklarıyla idare ediyordu. Aslında mahallenin züppelerinden birisiydi. Başının üstünde bıraktığı kulak üstlerini kazıtıp tarz yaptığı saçlarını düzenli hale getirmişti. Tipik sakalından da eser yoktu. Kulağında küpeleri yoktu. Kollarındaki dövmeleri de uzun kollu gömlekle kapatmıştı.
Anne ve babanın silik halleri yüzlerinden belliydi. Üzerlerinde ‘gizlence’ dedikleri önemli günlerde giydikleri elbiseleri vardı.
Mahallede çalışmadan ona buna iş bağlayan tunturaklı sözlerle konuşan, Allahın adını dilinden düşürmeyen adamın geçimi kız istemek komisyon almaktı. Gemisini yüzdüren kaptan misali hiç çalışmadan en iyi şekilde yaşayıp gidiyordu. “Allah çenesine dermen versin’ demek düşüyordu işi bilenlere bilmeyenlere. İşin içine Allah kitap girince, hiç kimse bulaşmak istemiyordu.
Kapıyı evin küçük kızı açtı. Oğlan babası
“Baban evde mi kızım?” diye sordu.
Anne atıldı.
“Annen evde mi kızım?”
Karasakallı adam atıldı.
“Deden evde mi kızım?”
Oğlan baktı herkes birisini soruyor. O’da sordu.
“Ablan evde mi kız?”
Küçük kız cin gibiydi. Elleri dolu insanlara baktı şöyle bir. Sonrada;
“Hepsi evde. Bekleyin” deyip içeri giriverdi. Gidip durumu babasına annesine anlattı. Sonra ablasına gidip galiba seni mahallenin avaresine isteyecekler, diye söylendi.
Kız azıcık kardeşinin söylediğine bozuldu.
Evin reisi kapıya çıkıp misafirleri içeriye buyur etti. Kızın babası misafirleri usuleten almıştı evine. Zira oğlanı çok iyi biliyordu. Oğlanda bir evi idare edecek sorumluluk yoktu. Sorumluluğu bırak, kapasite yoktu.
Misafirler salona geçip, tek tek oturdular gösterilen yerlere. Kara sakallı adam başköşeye kurulmuştu. Havadan sudan konuştular. Sonunda başköşedeki adam;
“Ziyareti maksadımızı gelelim” diyerek söze girip, “kızınızı Allahın emriyle, peygamberin kavliyle oğlumuza istiyoruz.” Deyince, oğlanın yüzüne, sırıtmayla gülmek arası bir ifade gelip yapıştı. Ana baba yere bakıyorlardı. Sakallı adam uzun uzun oğlanı övdü. Nasıl faziletli ahlaklı terbiyeli bir genç olduğunu anlattı. Çaktırmadan tek ayağı havaya kaldırıp, palavra sıkmak kolay değildi. Sözlerini bitirince sustu.
Kız babası, aksakallı babasından izin alıp girdi söze.
“Allah ne derse o olur. Oğlunuz ne iş yapıyor acaba?”
Oğlan babası, hafif öksürerek sesini akortlayıp sakince konuştu.
“Şimdilik yok. Açık lise okuyor. Oğlana bir işyeri açacağız. Köydeki tarlalarımızdan birisini satarız artık.”
Kız annesi girdi söze.
“Evlenince ayrı oturacağınız eviniz var mı?”
“Evimiz yok. Bizim oturduğumuz evi ipotek yaptırıp, beyimin maaşıyla da kredi çekip ev alabiliriz.”
Aksakalı dede atıldı.
“Oğlunuz askerliğini yaptı mı?”
Oğlan babası;
“Daha askerliğini yapmadı. Bir yılı var. Askere gitmeyecek. Bedelli askerlik yapacak. Annesinin maaşı üstüne kredi çekip, askerlik bedelini ödeyeceğiz. Askerde şehit olma gibi derdimizde yok.”
Evin küçük kızı, annesinin yanında koltuğa dayanıp konuştu.
“Biz size ablamı verelim. Eniştenin geçimi çok iyiymiş. İsterseniz, benim annemin maaşıyla da kredi alın, bir otomobil çekersiniz. Babamın maaşıyla da başka bir kredi alıp yakıt alırsınız, tatile gidersiniz. Geçim kaynaklarınız çok iyi. Daha söylemedim. Dedemin de maaşı var. Dedemin üstüne de kredi alabilirsiniz. Ne bileyim başka ihtiyaçlarınızda olabilir.”
Salonun içinde herkesin ağzı kilitlenmişti. Oğlan babası ayağa kalktı. Arkasından hanımı. Oğlan peşlerinden buldular kapıyı. Hoca kılıklı adam için her şey hoştu. Dışarı çıkınca iş olsa da olmasa da komisyon garantiydi.
Küçük kız anasından yüz bulunca kapıdan söylendi gidenlere.
“Ninem geçen yıl rahmetli olmasaydı, bir kredide onun üstünden çekerdik. Koltuk takımı alırdınız. Beyaz eşyada olabilir. Balayına da giderdiniz.“
Küçük kız cin gibiydi.
“Haaa sizin dedeniz nineniz yok mu? Onların üstüne de kredi çekin. Uçak alın uçak! Bol bol uçarsınız!!!”
“Kredi kartıyla alınan çiçek ve çikolatayla kız böyle istenir. Kolonyayı başınıza dökün de toplumsal kokuşmaya azıcık katkısı olsun.” Diye söylenmekte ben yazara düştü.
Tüketici toplumlarında, aile böyle kurulur ve de yıkılır beyler!
21.07.2018/Kepez/Çanakkale
|
Şuayip ODABAŞI
Okunma Sayısı
: 1461
“Bu eser’in her türlü telif hakkı şairin veya yazarın kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.” |
|
Yorumlar |
|
Henüz yorum yapılmamış
|
Yorum Ekle |
|
Erişim yapmaya çalıştığınız içerik için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Lütfen üye girişi yapınız...
|
|
|
|
|
|
|

|
 |
 |
|
Yurdagül |
ÖZAY |
|
|
 |
|
Gülayse |
DELEN |
Sağlık / Yaşam |
|
 |
|
Şuayip |
ODABAŞI |
Ölüler Kentinin Ozanı |
|
 |
|
Yasemin |
ÖZKAYA |
|
|
|